Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki (TBMM) grup toplantısında konuştu.
Bahçeli, geçen gün Meclis’te mikrofonunu kapalı sanarak küfür eden Celal Adan‘a sahip çıktı. Bahçeli, “Geçtiğimiz hafta TBMM’de haince konuşma yapan tescilli bir bölücüye hakettiği cevabı yüreklice veren Meclis Başkanvekilimiz ve İstanbul Milletvekilimiz sayın Celal Adan’ın isabetli sözleri bizim sözümüzdür” diye konuştu.
Adan’a destek veren Bahçeli, “Sayın Adan sahipsiz değildir, yalnız değildir, saldırılar, istifa çağrıları ve hakaretler ayaklarımızın altındadır” ifadelerini kullandı.
Bahçeli’nin açıklamasında öne çıkan başlıklar şu şekilde:
“Kurtuluş Savaşımızın mümtaz lideri, Türkiye Cumhuriyetimizin banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile dava arkadaşlarının, bütün kahramanlarımızın kutlu hatıralarını hürmet, minnet ve rahmetle yad ediyorum. Milli Mücadele’nin nihai sonucu tam bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’dir. 29 Ekim 1923’e kolay gelinmemiştir. Birinci Meclis’in pencereleri camsızdı, çatısında kiremit bulunmuyordu, iç sıvası yapılmamıştı.
“ZORLU ŞARTLARDA CUMHURİYET KURULDU”
Başkanlık kürsüsünün arkasındaki duvarda çatlak vardı. Mekteplerden sıralar getirilmiş, odun sobası kurulmuştu. O tarihte Ankara’da kiralık ev yoktu, olsa da para yoktu. Mebuslar öğretmen okulunda 25 kişilik koğuşta yatıp kalkıyorlardı. Mebus başına 50’şer kuruş toplanmış ve tabldot sistemi kurulmuştu. Yedi düvele boyun eğilmedi ve bu zorlu şartlarda Cumhuriyet kuruldu.
Kurtuluş Savaşımızın mümtaz lideri, Türkiye Cumhuriyetimizin banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile dava arkadaşlarının, bütün kahramanlarımızın kutlu hatıralarını hürmet, minnet ve rahmetle yad ediyorum. Milli Mücadele’nin nihai sonucu tam bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’dir. 29 Ekim 1923’e kolay gelinmemiştir. Birinci Meclis’in pencereleri camsızdı, çatısında kiremit bulunmuyordu, iç sıvası yapılmamıştı. Başkanlık kürsüsünün arkasındaki duvarda çatlak vardı. Mekteplerden sıralar getirilmiş, odun sobası kurulmuştu. O tarihte Ankara’da kiralık ev yoktu, olsa da para yoktu. Mebuslar öğretmen okulunda 25 kişilik koğuşta yatıp kalkıyorlardı. Mebus başına 50’şer kuruş toplanmış ve tabldot sistemi kurulmuştu. Yedi düvele boyun eğilmedi ve bu zorlu şartlarda Cumhuriyet kuruldu.
“MEKÂNDA ÜSTÜNLÜK TÜRKİYE’YE GEÇECEK”
Aziz Atatürk, Nutuk’ta Cumhuriyeti ‘Milli hakimiyet esasına dayanan halk hükümeti’ şeklinde tanımlayarak can alıcı bir şekilde ifade etmişti. Hedefi olmayan, heyecanı olmayan bir mücadelenin başarıya ulaşma şansı yoktur. Ağır sorunlara teslim olmak yerine onlarla başa çıkma direnci gösteren aziz milletimiz tarihi istikamet ve iradesinden şaşmamıştır. Ülkesine ve devletine sahip çıkmaktan asla vazgeçmemiştir. Şu an Türk tarihinin yeni bir eşiğindeyiz. Kader ve kavşak noktasındayız. Türk Milleti’nin ve Türkiye Devleti’nin önümüzdeki yüzyılda muktedir fermanını dünyaya okumak için hazırlıklıyız, inanç doluyuz. Yeni yüzyılda zaman ve mekânda üstünlük Türkiye’ye geçecek. Yeni yüzyılın yörüngesi Türkiye olacaktır. Türk ve Türkiye Yüzyılı başlamıştır.
Türk Milleti Cumhuriyet ile özdeşleşmiştir. 29 Ekim 2023 Pazar günü kutlamalar şölen ortamında, muazzam bir coşku havasında yapılmıştır. Fener alayları, toplu yürüyüşler ve gösteriler milli birlik ve beraberliğimizin sönmeyecek meşalesi gibi parlamıştır.
Havada uçan jetlerimiz, karada yürüyen kahraman askerlerimiz, İstanbul Boğazı’ndan sırayla geçen savaş gemilerimiz, dosta güven düşmana da korku salmıştır. İşgal ve istilalara eyvallah etmeyecek irademiz dünyaya tembih edilmiştir. Aziz Atatürk’ün 10. yıl nutku konuşmasının son cümleleri şöyleydi: “Türklüğün unutulmuş büyük uygar kabiliyeti geleceğin yüksek uygarlık ufkunda yeni bir güneş gibi doğacaktır.” Aziz Türk Milleti’nin ve siz muhterem arkadaşlarımın bir kez daha 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nı kutluyorum.
“ÖNCÜ BİR NİTELİK TAŞIMIŞTIR”
Türk Milleti yeni yüzyıla da mührünü vuracaktır. Kaldı ki gayemiz bu hedefin gerçekleşmesine hizmetle mükelleftir. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yıllarındaki anlayış ve amaçların yeni yüzyılda da nokta kılavuzu olacağı kanaatindeyim. İç ve dış işgal cephesinin tahrip, taciz ve terkibi ile korkunç tehlikelere muhatap kalan milletimiz geleceğini belirleme imkanını cumhuriyet ilanı ile bulmuştur. Mazlum milletlere de örnek ve öncü bir nitelik taşımıştır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, egemenlik hak ve sınırlarını, bin yıla yaklaşan bir tarih tecrübesi üzerinde inşa etmiştir. Cumhuriyet yeni bir rejim ihdası değil, sosyokültürel gelişimin, milletleşme sürecinin yeni bir aşamasıdır. Cumhuriyet demokrasiyi geliştiren en iyi sistemdir. Türkiye Cumhuriyeti yüksek demokrasi standartlarına aşama aşama ulaşmaktadır. Bunun hilafına inkarcılığa sapanlar, sorumsuz ve sağduyu yoksunlarıdır.
Muhalefet cenahından aynı anda, benzer cümlelerle demokrasi sorgulaması işitilmiştir. Demokrasiden bihaber siyasi çıkarcılar, söz oyunlarıyla, esasen cumhuriyete yönelik potansiyel hazımsızlıklarını kafalarında yer etmiş, tahammülsüzlüklerini eş zamanlı seslendirmişlerdir. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, bir konuşmasında gene çürük tahtaya çivi çakma gayretkeşliğinde ‘İkinci yüzyılda Cumhuriyet’i demokrasiyle taçlandırdığımızda, o zaman huzurlu, güvenliği güçlü, kültürel yapısı sağlam bir Cumhuriyet’i yeniden inşa edeceğiz’ demiş. Çelişkiler içinde bocaladığından mola vermeden ilerlemektir. Cumhuriyet demokrasi olmadan nasıl ayakta duracaktır. Halk egemenliğine dayanan Cumhuriyetin demokrasiden mahrumiyeti hangi akla sığabilecek ifadedir.”
Atatürk adeta Kılıçdaroğlu gibilerine mesaj vermişti Nutuk’ta: “Gelecek nesillerin Türkiye’de Cumhuriyetin ilanı günü, ona en merhametsizce hücum edenlerin başında, cumhuriyetçiyim iddiasında bulunanların yer aldığını görerek şaşıracaklarını asla farz etmeyiniz!”
AKŞENER’E SERT YANIT
İYİ Parti Başkanı da çam devirmiş, siyaset ve fikir yoksulu olduğunu tekraren gözler önüne sermiştir. Kriz demokraside değil, Türkiye’ye karşı muhalefet mevzisinde buluşan, kimlik kaybına uğramış partilerdedir. Partisinin büyük kongresinde arkadaşlarına ‘Kahrolun’ diyen İYİ Parti Başkanının bu defa da Müslüman ve Arap ülkelere aynı üslupla yaklaşması utanç verici bir skandal. Geçen hafta bize yönelik sözlerine de şaşırmamak elde değil. Bizde para, cüzdan, cep karnesi gibi cebe koyulacak can değil, gerektiği takdirde feda edilecek can vardır! Şaibeli paraları cebe indirenlerin canını cebe indirme önerisi bir nevi itiraftır ve sahibini de rezil etmeye yeterlidir.
MECLİS BAŞKANVEKİLİNE SAHİP ÇIKTI
Geçtiğimiz hafta TBMM’de haince konuşma yapan tescilli bir bölücüye yüreklice yanıt veren TBMM Başkanvekili Sayın Adan sahipsiz değildir, yalnız değildir. Saldırılar, istifa çağrıları ve hakaretler ayaklarımızın altındadır ve hükümsüzdür. Geçtiğimiz hafta TBMM’de haince konuşma yapan tescilli bir bölücüye yüreklice yanıt veren TBMM Başkanvekili Sayın Adan sahipsiz değildir, yalnız değildir. Saldırılar, istifa çağrıları ve hakaretler ayaklarımızın altındadır ve hükümsüzdür.
Meclis kürsüsüne gelip arkasına aldığı zırvalarla bize cesaret temsili olan aklını başına alsın, onların aklını alırım. Gerçekleri anlatmaya başlarsak değil Ankara sokaklarında, Diyarbakır’da dahi gezemezler! Türk milletinin toplumsal dokusunu hedef alarak kökünden, tarihinden utanan kişiliksiz ve bilinçsiz bir toplum haline getirilmesi sinmiş ve silik bir topluluğa dönüştürülmesi imkansızdır.
“SOYSUZ BİR YALANDIR”
Sayın Cumhurbaşkanımızın tarihi mesajları, Türk Milleti’nin mesajıdır. Türk Milleti Gazze’deki katliamlara sessiz kalmayacaktır. Kalıcı barış ve ateşkes rejimi kaçınılmaz hedef olmalıdır. 28 Ekim’de İstanbul’da düzenlenen Büyük Filistin Mitingi’nin cumhuriyet kutlamalarını örtbas için planlandığını söylemek soysuz bir yalandır. CHP yöneticileri 29 Ekim resepsiyonunu akıllarına getirdikleri kadar büyük kongrelerini cumhuriyetin 100. yılında yapmaktan niye kaçtılar? Madem cumhuriyetin yaşı ile aynıdır partinin yaşı, neden aynı günde kongre toplamaktan imtina edecek ürkekliği gösterdiler.”